Emel Hayırlı’nın Hayatında Mutfağın Yeri

Yaradan’ın, insan hayatını değerli kılmak için bahşettiği lezzet duraklarından, arkadaşlarımı, hemşerilerimi mahrum bırakmamak ana amacıyla 1970 yılında merhaba dediğim yerkürede en büyük şansım Kaz Dağlarının tüm zenginlikleri ile gıdalara bahşettiği nefasetin verildiği topraklarda doğmam olmuştur.

Anadolu’da yaşayan pek çok ailede olduğu gibi benim ailemin inceliği de; sahip olabildiği gıdalar ile Türk Mutfağının inceliklerini sergilemedeki maharetiydi. Gıdaların güzelliklerini insan damak tadına elinin lezzeti ile sunabilen bir anne ile yetişmek bir mutfak sevdalısına verilebilecek en kıymetli hazinelerdendir. Ne mutlu bana ki değerli anneciğim bana o kıymetli elini nefaset ile uzattı.

Doğduğum ve yaşadığım coğrafya olan Balıkesir; ülkede iki denize birden kıyısı olması özelliğini; bir parçasının Marmara da, bir parçasının Ege’de olması özelliğini tıpkı sırtını yasladığı Kaz dağların rüzgarı ile dağıttığı lezzetlerin sundukları gibi değişik lezzetlere sahiptir.

Hem Anadolu’nun kırmızı et ve tahıl üzerine kurulu yemek kültürünü, hem de sebze ve balık ikilemesini zeytinyağı ile yükseklere çıkaran kıyı Egesi lezzetlerini bir arada yaşatıyoruz.

Ocağın başına geçecek boya ulaştığım günden bu yana doğrusu kendimi mutfaktan uzak tutamadım. Değişik lezzetlerin peşinden koştum. Gün geldi eş-dost ağırlamalarında değerlendirdiğim yemek kültürü üzerine oturmuş hayat hikayemi daha geniş kitlelere ulaştırmak şeklinde değiştirmeye karar verdim. Ulusal kanalda yayınlanan bir yemek programı ile pekiştirdiğim profesyonel mutfak hayatım bugün Balıkesir’de değişik sofralarda hayat buluyor.

 

Kıymetli eşimin tereyağına olan düşkünlüğü nedeni ile tereyağının damak çatlatan lezzetlerini de değişik yemeklerle buluşturduğumu ifade etmeden geçemem.